Perşembe, Haziran 18, 2015

Şirketlerde Demokrasi Olsaydı Yöneticiler Çalışan Tarafından Seçilirdi


Eski çalıştığım bir şirketin genel müdürüne ait bu söz; Şirketlerde demokrasi olsaydı yöneticiler çalışanlar tarafından seçilirdi. Biraz traji komik ama aslında ne durumu yansıtan güzel bir söz.
Demokrasi kavramı bildiğiniz gibi ilk yunanlıların benimsediği, halktan ya da ileri gelenlerden herkesin söz sahibi olduğu, bir konu üzerinde herkesin fikrini söylediği ve sonunda ortak konsensüsa, yani fikir birliğine varıldığı sistemdir.
Bu sistem yüzyıllardır politikada başarı ile uygulanıyor ve birkaç ülke hariç çoğunlukla demokrasi ile yönetiliyoruz.
Peki şirketler bu konuda ne kadar demokratik ya da ne kadar totaliter, ya da demokratik olmayı ne kadar başarabiliyorlar.
Worldblu isimli kuruluş dünya çapında şirketlerin ne kadar demokratik oldukları konusunda araştırmalar yapıyor. 2015 yılında seçilen en demokratik şirketleri aşağıdaki linkte bulabilirsiniz;
Worldblu'nun araştırmaları çarpıcı, buna göre Apple gibi şirketlerin bile çok yüksek demokratik platformlar yaratmadığını gözlemlemişler. 
Worldblu şirketleri değerlendirirken 10 adet kriter belirlemiş. Bu kriterler sürdürülebilir demokratik iş modelinin temelini oluşturuyor.
  1. Amaç ve Vizyon                                                                                                                                Demokratik bir şirketin neden var olduğu, ne yaptığı ve nereye gitmek istediği açıkça belirlenmiş ve çalışanlara anlatılmıştır.
  2. Şeffaflık                                                                                                                                            Herşeyi saklamanın artık modası geçti, demokratik organizasyonlarda ajanda daha şeffaf, çalışanlar şirketin mali yapısı hakkında fikir ve söz sahibi
  3. Diyalog ve Dinleme                                                                                                                        Tepeden inme tek yönlü iletişimden ziyade insanlar arasında diyalog ve müzakereye önem veren kurum kültürü
  4. Adalet ve Haysiyet                                                                                                                         Demokratik organizasyonlarda insanlara birey olarak davranılır, kimse ya da hiçkimse olarak değil
  5. Güvenilirlik                                                                                                                                   Demokratik şirketlerde kimin neden sorumlu olduğu çok açıktır, ancak bir problem olduğu zaman hatalı aranmaz liberal bir şekilde sonuca bağlanır.
  6. Birey + Toplum                                                                                                                             Demokratik şirketlerde birey tümü oluşturanlar kadar önemlidir. Organizasyona kattıkları değerlidir çünkü toplamda hedefe ulaşmak için yardımcı olurlar.
  7. Seçim                                                                                                                                                    Bu organizasyonlar çalışanlarının anlamlı seçim yapmaları için onları teşvik eder.
  8. Dürüstlük                                                                                                                                       Burada belki de en önemli konu budur, bu şirketler neyin etik neyin ahlaklı olduğunu çok iyi bilir ve buna göre disiplinler yaratır.
  9. Yerelleşme                                                                                                                                            Güç organizasyon içindeki kişilerde doğru şekilde paylaştırılmış ve dağıtılmıştır.
  10. Yansıtma ve Değerlendirme                                                                                                       Demokratik organizasyonlarda sürekli geri bildirim ve gelişim, geçmişten ders almak ve öğrenilmiş olanları gelecek durumlara uygulamak esastır.
Daha önce de yazılarımda yazdığım gibi şirket kültürleri ya da kültürlerimiz demokratik yapılardan hala uzak, daha çok ben yaptım oldu mantığı hakim. Belki de politkayı bir kenara bırakırsak işin içine para unsuru girince yöneticiler teokratik olmaya daha meyilli.
Umuyorum yukarıdaki maddeleri daha çok şirket bünyesine uygulayarak yönetimde yüksek kaliteyi sağlayabilsin.

 

Çarşamba, Haziran 10, 2015

Çağımızın belası: Karar Yorgunluğu



Modern insanın gün içinde sürekli karar almak zorunda olmasının “karar yorgunluğuna” neden olduğunu tespit edildi. New York Times gazetesinde yer alan habere göre insanların sağlıklı olmaya çalıştıkları halde zararlı yiyeceklere karşı koyamamaları, yoğun bir günün ardından evde aile üyelerine sinirlenmeleri ya da alışverişte kendilerini kaybedip hiç beğenmediği şeyler almaları hep karar yorgunluğunun sonucu.
Çeşitli araştırmaların ardından uzmanlar insanın iradesinin sınırlı olduğunu, en küçük kararların bile daha sonra alınan kararlarda irade kullanılmasını zorlaştırdığını tespit etti. Buna göre tüm gün büyük küçük birçok karar alan insanlar zihinsel bir yorgunluk yaşıyor ve bir noktadan sonra doğru değerlendirme yapamaz hale geliyor. Bu nedenle karar yorgunluğu taşıyan kişiler iradeleri tükendiğinde ya hata yapıyor ya da hiç karar almayarak beklemeyi tercih ediyor.
Teknoloji hayatımızı kolaylaştırdığı kadar zorlaştırıyor. Teknolojik gelişmelerin hızı ve yoğun tempo beyin yorgunluğuna neden olabiliyor. Zihniniz dağınıksa, karar vermekte zorlanıyorsanız, doğru kararlar veremiyorsanız zihninizi dinlendirmenin vakti gelmiş demektir.
Yapılan bie deneyde bir grup denekten akıllarından 7 basamaklı,bir diğer gruptan ise 1 basamaklı bir sayı tutmaları isteniyor. hemen sonrasında çikolatalı pasta ile meyve salatası arasında seçim yapmaları istenen deneklerden 1 basamaklı sayıyı ezberleyenlerin çok büyük oranda meyve salatasını tercih ettiği, diğerlerinin pastadan yana seçim yaptığı gözlemleniyor. 

Bilim insanları bunu,daha ağır zihinsel aktivite yapanların beyin güçleri azaldığı için pastanın cazibesine karşı koymakta zorlanmalarına bağlıyor. 

Bu durum literatüre "karar yorgunluğu" olarak geçiyor.
ÇÖZÜM YOLLARI
Stresi yok edin: Kişide kronik stres oluşturan durumlar tespit edilip ortadan kaldırılmalı.
Çalışma şartlarını iyileştirin: Hasta bina sendromu gibi sağlıksız çalışma ortamlarından uzak durulmalı. Çalışanların ruh sağlıkları da düşünülmeli. Çalışanların sağlıksız mekanlarda adeta tıkış tıkış çalışmalarına engel olunmalı.
Spor yapın: Düzenli spor aktiviteleri beyin yorgunluğunu engellemede önemli bir noktada. Kişiyi rahatlatıyor, hücreler oksijen alıyor, toksinler terle atılıyor.
Enstrüman çalın: İş aktiviteleri esnasında ya da sonrasında herhangi bir beyin aktivitesi ile uğraşmak beyni oldukça dinlendiren bir eylem. Bu özellikle öğrencilerde çok önemli. Öğrencilerin haftada 2 defa 15’er dakika enstrüman eğitimi alması bu çocukların okul başarılarını artırıyor, zihinsel fonksiyonları geliştiriyor.
Bölerek tatil yapın: Yoğun iş aktiviteleri arasında tatil ve dinlemeye yeteri kadar zaman ayrılmalıdır. Tatil yapmadan sürekli çalışmak beyin yorgunluğuna neden olur. Tek seferde 1 ay tatil yapmak yerine 3 ayda bir 1 hafta tatile çıkılmalı.
Dinlenerek çalışın: Özellikle öğrencilerde sürekli, hiç dinlenmeden sınavlara çalışmak fayda değil, zarar verir ve başarıya giden yok değildir. Kalıcı öğrenme için sürekli, dinlene dinlene çalışmalı.
Beslenmeye dikkat: Özellikle badem, ceviz, fındık, kuru üzüm beyin yorgunluğuna iyi gelir. Yeşil sebzeler, böğürtlen, yaban mersini, somon, sardalye, üzüm suyu, kepekli prinç ve sıcak kakao beyin yorgunluğuna iyi gelen gıdalar.

Baba Filminden 5 Harika Liderlik Dersi


Sana ret edemeyeceğin bir teklif yapacağım...
Hiç tartışmasız Mario Puzo'nun eşsiz eseri The Godfather ya da Baba hem kitabı hem de filmi bugüne kadar yaratılmış en iyi mafya betimlemesidir.
Şiddet konu ile beraber sunulsa da hiçbir zaman ana tema haline getirilmemiş, aksine film derslere konu olacak müthiş liderlik örnekleri sunmaktadır.

1. Güçlü Bir Topluluk Ya da Camia Kur

Birgün, belki o gün hiç gelmeyecek, bana hizmet etmen için seni çağıracağım. ~Vito Corleone
İnsanlara yardım ederek veya onların sorunlarına çözüm bularak Vito Corleone güçlü bir etki ağı yaratıyor. Bu kısa vadede belirli bir ya da ölçülebilir bir getiri sağlayacak olmayabilir, ancak onun güç tabanını kuvvetlendirmeye yönelik bu hizmetin uzun vade de karşılıklı olarak geri dönmesi yüksek ihtimaldir.
Cemaatinizde herkes olabilir, müşteriler - aileniz - iş arkadaşlarınız. Onlara yardım edip öğrettiğiniz sürece size yardım için dönmek isteyeceklerdir.

2. İnsanları Yaptıkları İşten Sorumlu Tut

Senin sıkıntın nedir? Sanırım beynin yumuşamaya başladı. ~Vito Corleone
Düşmanları Vito Corleone'in takımının zayıflıklarını ancak birkaç dakika gördüler. Bu bile ona suikast düzenlemelerine yetti. Bu onun suçu değil ekibinin suçuydu.
İş hayatında başarılı olmak için sert olmalısınız, kesin olarak hedeflere ve sonuçları getirmeye odaklanmalısınız. Ekibinizin başarısı takım arkadaşlarınıza bağlıdır, ancak ekibiniz zincirin en zayıf halkası kadar kuvvetlidir, bazen zor seçimler yapmanız gerekebilir.

3. Duygusal Olma - Ego yönetimi

Bu kişisel değil, Sonny. Sadece iş. ~Michael Corleone
Sonny Corleone duygusal olarak tepki verip ani karar verdiği için oyun dışı kaldı. İş hayatında akılcı adım atmayıp duygusal olup seçimi rakibinize bırakırsanız her zaman yenilirsiniz. İnsanlar ya da şirketler duygusal seçimler yaptıkları zaman her zaman yenilmeye mahkumdurlar. Başarı ile yönetmek için egonuzu söndürüp dengeyi sağlamalısınız.
Kendinizi çok duygusal bir konumda hissederseniz, üzerinden 24 saat geçmesini sağlayın ve sonra tekrar düşünüp ona göre hareket edin. Mantık her zaman duyguların önünde gitmelidir.

4. Kararlı Ol

Ne kadar rahatsız edici olursa olsun, filmin bazı sahnelerinde aileyi etkileyecek durumların ortaya çıkması, ve bu durumun önüne geçmek için aile bireylerinin ortadan kaldırılmasına şahit oluyoruz. Don Corleone konu ile ilgili karar alır ve bu kararları her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar uygular.
Aldığınız kararın sonuna kadar gidin, tereddüt fırsatları kaçırmanıza yol açacaktır.

5. Ailen ile vakit geçir

Ailen ile vakit geçiriyor musun? Ailesi ile vakit geçirmeyen bir erkek hiçbir zaman gerçek bir erkek olamaz ~Vito Corleone
Etkin ve etkili olmak için iş dışındaki insanlar ile görüşmelisiniz. Aile ve arkadaşlar ile vakit geçirmek bakış açısını geliştirir. Sizi daha iyi bir insan yapar ve daha lider kılar. Ekip içinde aileye yönelik değerler sunmak ekibinizin yaptığı işte daha iyi olmalarını sağlar.

İş Hayatı İçin Kullanışlı 10 Aplikasyon


Sizde yoğun çalışıyorsanız yükün büyük bir kısmını telefonunuza devretmenizin tam zamanı. Muhtemelen masaüstü bilgisayarınız, kitaplar ve defteriniz arasında mekik dokuyarak ajandanızı güncelliyorsunuz. Ancak cebinizde bu kadar güçlü bir bilgisayar taşırken neden bunlarla hala uğraşıyorsunuz.
İşte size işinizi takip edebileceğiniz en iyi 10 aplikasyon

1. Field Manage by Locqus

Ekibinizi ofis içerisinde yönetmek zordur. Ancak sahadaki elemanlara iş atamak ve bu işi takip etmek daha zordur. Field Manage by Locqus mobil olarak çalışan elemanlarınızı takip etmeye yarayan etkili bir aplikasyon.
Aplikasyon tüm ekip üyelerinizin cihazlarına kurulduktan sonra onlara tek tek yapmaları gereken işi atıyorsunuz ve daha sonra gelişimi takip ediyorsunuz. Ayrıca müşterilerinize elemanlarınızın ne zaman onlarda olacağı bilgisini de geçebilirsiniz.
Ek olarak elemanlarınız cevap yazabilir, fatura yollayabilir ve kolayca kredi kartı ödemesi kabul edebilirler.

2. Evernote

Yeni zamanın not kağıdı’ olarak nitelendirilen Evernote’un en önemli özelliği, platformlara ve işletim sistemlerine bağlı olmaksızın verilerin senkronizasyonunu sağlıyor olması.
Metin, görüntü ve ses dosyası şeklindeki notlara yalnızca e-posta ve tarayıcı arayüzünden değil, akıllı telefon ve PDA cihazı üzerinden de erişebilirlik sağlayan Evernote, aylık 50 Mb’lık kota aşılmadığı sürece ücretsiz kullanılabiliyor. Doküman yönetim ve paylaşım programı olan Evernote kullanılan tüm cihazlarda senkronize bir şekilde çalışıyor.

3. Dropbox

Mobil çalışanlar için olmazsa olmaz uygulamaların başında Dropbox geliyor. Online harddiskiniz olan ve dosya senkronizasyonunu oldukça kolay kılan bu uygulama ile üzerinde çalıştığınız dökümanları, resimleri, her türlü dosyayı harddiskinize kaydeder gibi kaydedip web tabanlı olarak herhangi bir yerden, telefonunuzdan, iPad’inizden kısacası heryerden ulaşabilirsiniz.

4. Skype

Skype uluslararası görüşmeler ve video konferanslar için en ideal aplikasyonlardan biri. Skype hesapları arası yazılı, sesli ve görüntülü görüşmeler ücretsiz. Yerel veya mobil hatları aramak ise sudan ucuz. Düşünün ki aylık 9.9 Euro (yaklaşık 25 TL) ödeyerek 100 ülkeden fazla yerel hatları sınırsız bir şekilde arayabiliyorsunuz.

5. Tasks

Google servisleri ile mükemmel bir şekilde senkronize olabilen, kullanıcı dostu, mevcut koşullarda piyasadaki bence en iyi görev yöneticisi uygulaması.

6. Fxware

XWare ise farklı döviz kurları ile çalışan kişiler için hayati önem taşıyan bir uygulama. Bu uygulama ile her türlü döviz kuru anlık olarak takip edilebiliyor ve kolayca kurlar arası çeviri yapılabiliyor.

7. Scanner Pro

Bu uygulama sayesinde günlük ihtiyaç duyabileceğiniz bir çok dökümanı tarayarak saklayabiliyorsunuz.
Örnek:
1- Kredi Kartları: Eski yeni bütün kredi kartlarınızı tarayabilir ve arşivleyebilirsiniz. Cüzdanınız çalınırsa bu bilgiler size zaman kazandıracaktır.
2- Ruhsat: Dijital kopyası bile olsa bir çok polisin size zorluk çıkarmayacağını biliyor muydunuz?
3- Kimlik: Eşiniz dahil yakın ailenizin kimlik bilgilerine ne zaman ihtiyacınız olacağını bilemezsiniz. İhtiyacınız olduğunda dilerseniz iPhone’unuzdan taratabilir veya PDF olarak isteyen kişiye gönderebilirsiniz
3- Muhtelif: Migros, IKEA, Mudo Store, Müze kartı derken cüzdanlar patlayacak noktalara geldi. Bir çok firma aslında sadece kartın numarası ile ilgileniyor, bu sebeple kartların taranmış versiyonlarıda bir çok noktada iş görüyor.

8. Bankacılık Uygulamaları

Neredeyse tüm bankaların iOS platformu için uygulamaları bulunuyor ve bu uygulamaların çoğunda internet bankacılığında yapabildiğiniz işlemlerin tamamını gerçekleştirebiliyorsunuz. Tabii ki bankadan bankaya uygulama yeteneği konusunda farklar olabiliyor, ancak uygulamaların genel olarak oldukça yeterli olduğunu söyleyebiliriz.

9. Mileage Tracker

Uçuşlarınızı otomatik olarak kayıt eden ve size bildiren aplikasyon emrinize amade, hemde çok kolay kullanım arayüzü ile.

10.Car Locator

Herkeste olmazsa olmaz olarak düşündüğüm bir aplikasyon. Sizde aracınızı alışveriş merkezlerinde kaybediyorsanız Car Locator bulmak için birebir.

IKEA'nın Üzerimizde Kullandığı 4 Etkili Pazarlama Taktiği


İnsanlar IKEA'yı seviyor, gerçekten seviyorlar. Araştırmalar gösteriyor ki IKEA kataloğu yeryüzünde bu güne kadar en fazla basılmış ve dağılmış kitaptır.
Peki insanlar neden IKEA'yı seviyor ve tekrar tekrar alışveriş yapmaya geri geliyor. Bu elbette üzerine çok dikkatli ve akıllıca düşünülmüş pazarlama taktikleri sayesinde gerçekleşiyor. Ancak zaman zaman kabul edelim ihtiyacımız olmayan şeyleri bile alıyoruz.
Peki nasıl oluyor da ismini daha telaffuz edemediğimiz bu ürünleri alarak IKEA'yı bu kadar başarılı kılıyoruz ?

1. Sizi Diğer Mağazalardan Uzak Tutar.

Şimdi arkanıza yaslanın ve düşünün, en son ne zaman IKEA'yı dolaştıktan sonra hemen yan mağazaya bakarım dürtüsü içinizde oluştu. Yapamazsınız çünkü onlardan uzaktasınız ve oralara araba ile ulaşmanız gerekir.
Ayrıca
IKEA'da dolaşmak kısa bir süreç değildir. Zaman ve planlama gerektirir. Süpermarket gibi giripte süt ya da domates alamazsınız. Süpermarketler genelde yürüyüş mesafesinde olur. IKEA'ya ulaşmak için araç gerekir.
Çok akıllıca uzağa yerleştirilmiş mağazalar otomatik olarak rekabeti engeller. 20 dakika, yarım saat ya da birkaç saat uzaklıktaki IKEA mağazına vitrinlere bakmak için gidemezsiniz.
En azından birkaç liralık reçel alır ya da bir kahve içer ciroya katkı sağlarsınız.

2. Kaos ve Karışıklık İhtiyacınız Olmayan Şeyleri Almanıza Neden Olur.

Labirentin içinde dolaşırken her yerde anlamını bilmediğiniz İsveç etiketleri sizi karşılar. Amaç mümkün olduğunca sizi içeride tutarak kaçmanızı engellemek, bu arada daha iyi bir teklif bulacağınız dış dünya ile temasınız zaten tamamen kopmuş olacak. Bu sırada seçim yapmakta zorlanıp boşluğa düşeceğiniz için gelişigüzel satın alma kararı vereceksiniz.
Ampuller, piller, pelüş oyuncaklar buna güzel örnek.

3. Yemek Kokusu Kullanarak Yemekten Fazlasını Satmak.

Hiç kimse bugüne kadar IKEA ile tanışmadan önce İsveç köftenin varlığından haberdar bile değildi. 2012'de 150 milyon İsveç köfte 4200 ton İsveç bisküvi sattılar.
Ancak gıda burada kültürel bilinci arttırmak için bulunmuyor. Yapılan araştırmalar cüzdanımıza giden yolun gıdadan geçtiğini gösteriyor. Yemek kokusu insanda harcama dürtüsünü arttırıyor. Bu uzun zamandır bilinen bir gerçek ve çoğu firma bunu zaten halihazırda kullanıyor.
IKEA bilinçli bir şekilde restoranı mağazanın ortasına yerleştiriyor.

4. IKEA Etkisi - Tüm Çekilenlere Değer Çünkü Ben Yaptım

IKEA'nın sattığı mobilyalar demonte halde ve gelen kitapçıklar ile bu mobilyaları en basit insanın bile toplayabileceği konusunda haklı bir ünü mevcut.
Kimse ustalarla ya da boya gibi işlerle uğraşmak istemez, IKEA tüm çözümü ürünün içinde sunar. Tecrübe kazanan müşteriler bu harika tecrübeyi tekrar yaşamak için tekrar tekrar gelirler, en güzeli de tecrübeyi ilk elden yaşamış olmalarıdır.
Çılgınca geliyor ama aslında çok mantıklı.
Çocukken yaptığınız bir birleştirme oyuncak ya da resmi anne ve babanıza gururla gösterirsiniz çünkü onu siz yapmışsınızdır.
Evinizdeki mobilyaları da siz topladınız - daha fazlasını monte edip akraba ve komşularınıza neden hava atmayasınız ?
En yakın IKEA mağazasında görüşmek üzere :)

Felsefe İş Hayatı İçin Neden Önemlidir


Felsefe sözlükteki anlamı itibari ile hareket etmenin ya da inanmanın temelini oluşturan motivasyon ilkeleri sistemidir. Yönetim ile uğraşan çoğu insan felsefeyi iş hayatına nasıl adapte edeceklerini uzun süre tartışmışlardır.
Asıl şaşırtıcı olan iyi adapte edilmiş felsefe ilkelerine sahip işletmelerin her zaman başarılı olduğudur.

İşletme Felsefesi Nedir ?

İş hayatı felsefesi ya da işletme felsefesi, şirketin ileri hamle yapmasını sağlayacak inanç ve ilkelerdir. Bu çoğunluk misyon ve vizyon olarak düşünülür. Ancak gerçekte şirketin operasyonel iş planıdır.
İş hayatı felsefesi şirketin hedeflerini ve amacını içerir. Ayrıca şirket değerlerini içine alır. İşletme olarak, felsefe şirket değerlerini liderlerine yansıtır. Örnek olarak Google felsefesini çoğumuz biliyoruz, " Bir şeyi gerçekten ama gerçekten iyi yapmak" Şirket içinde felsefe oluşunca bunu mutlaka elemanlarına yansıtmalıdır.

İşletme Felsefesinin Önemi

Yeni bir şehre gidin, elinizde harita, akıllı telefonunuz ya da GPS olmadan yön bulmanız zor olacaktır değil mi ? Gideceğiniz yere ne kadar sürede varacağınız ya da nasıl varacağınız konusunda hiç bilginiz yoktur.
Bu benzetme felsefesi olmayan işletmeler için hayli yerindedir. Eleman işletmenin değerleri ve hedeflerini bilmiyorsa eninde sonunda günlük işler içinde kaybolur gider... En iyi müşteri hizmetini veremez ya da etkin çalışamazlar.

İşletme Felsefesi Oluşturma

İyi bir işletme felsefesi şirketin değerleri, inançlarını ve ilkelerini ortaya koyar. İşletme felsefesini oluştururken liderler kendilerine şu soruları sormalıdır, "İşimin doğası nedir ? - Müşterim Kim ? Benim için hangi değerler önemlidir ? Şirketim için genel vizyon ve vizyonum nedir ? " Bu sorulara verilecek cevaplar işletme felsefesinin temelini oluşturacaktır.

İşletme Felsefesinin İletişimi

Felsefe oluşturulduktan sonra içeriğini oluşturan mesaj çalışanlar ile paylaşılmalıdır. İşletme felsefesi yeni işe alımlarda ve sonrasında yapılan oryantasyonlar da verilebilir. Bazı şirketler elemanlarının sürekli akıllarında tutmak için felsefelerini websitelerinde, logolarında, posterlerde ve diğer akla gelecek ofis ekipmanlarında kullanırlar.
Diğer ve etkili yol ise birebir görüşmeler yapmak birey ve departman hedeflerinin şirket hedefleri ve değerleri ile paralel olduğundan emin olunmalıdır.
Şirket hangi yolu seçerse seçsin felsefesini mutlaka insana yaymalıdır.
Sophokles: Tanrılar eylemde bulunmayan kişiye yardım etmezler.

2015 Yılında Hayatımıza Girecek Terimler


Her yıl kelime dağarcığımıza yepyeni kelimeler eklenir. Benim geçen seneden aklımda bir tek fablet kaldı.
Bu sene yeni kelimeler neler olacak diye baktığımız zaman, Business News Daily işletmeler arasında yaptığı araştırma sonucunda aşağıdaki şu terimlerin 2015'de popüler olacağı ortaya çıkmış.
Remarketing: Bu bir siteyi ziyaret edip o siteden çıktıktan sonra aynı temalı açılan popuplara verilen isim.
Chief Culture Officer: Giderek fazlasıyla önem kazanan bir pozisyon. Şirketin kurum kültürünü üzerinde taşıyan ve işletmenin herkes tarafından tercih edilmesini sağlayan kişi.
Momtrepreneur: Çocukları olan ve aynı zamanda işletme sahibi olan anne.
Conversation Marketing: Sosyal medya ya da diğer kanallar üzerinden müşteriler ile birebir iletişim kurma.
Goal Digger: Şirketin hedeflerini dürüst, ahlaklı, fırsatçı ve akıllı bir şekilde yerine getiren kimse.
H2H: B2B yada B2C'nin artık modası geçti, moda Human to Human
Smarketing:Satış ve pazarlama faaliyetlerini birleştirerek müşteriye markayı destekleyecek tek mesaj vermek.
It Factor: Bir işletmeyi farklı kılan yegane özellik. Eskiden bu X Facor olarakta anılıyordu.
Freemium: Benim sanırım bu sene aklımda en fazla bu kalacak. Bu terim bir yazılım ya da aplikasyon için geçerli. Bedava versiyonu paralı versiyona göre daha az özelliğe sahip. Böylece müşteriler ürünü sevip daha fazlasını satın almaları hedefleniyor.
Newsjacking: Bir haber içerisinde pazarlama yapmaya verilen ad.
Intuitive: Anlamlı olan servis, hizmet ya da teklif.
mCommerce: Cep telefonları üzerinden yapılan ticaret. İşletmeler online dükkanlarının cep telefonları üzerinden nasıl göründüğüne çok dikkat etmekli.
Dashboard:İşletmenin bilgilerini içeren tablolar ve grafikler bütünü.

Apple'ın Logosu Nereden Geliyor


Güzellik gerçeğin içinde yatıyorsa bu hikaye de kesinlikle doğrudur. Kullandığınız iPhone yada iPad'lerinizin arkasındaki logo, günümüzde kullanılan bilgisayarın temelini atan, yapay zekayı geliştirip Almanların savaş şifrelerini çözen Alan Turing'e ithafen tasarlanmıştır.
Alan Mathison Turing (23 Haziran 1912 – 7 Haziran 1954), İngiliz matematikçi, bilgisayar bilimcisi ve kriptologtur. Bilgisayar biliminin kurucusu, geliştirmiş olduğu Turing testi ile makinaların ve bilgisayarların düşünme yetisine sahip olup olamayacakları konusunda bir kriterler öne sürmüştür.
II. Dünya Savaşı sırasında Alman şifrelerinin kırılmasında çok önemli bir rol oynamış ve savaş kahramanı sayılmıştır. Ayrıca Manchester Üniversitesi'nde çalıştığı yıllarda, Turing makinesi denilen algoritma tanımı ile modern bilgisayarların kavramsal temelini atmıştır.
1952 yılında şantaja maruz kaldığı şikayetiyle polise başvurup eşcinsel olduğunu açıklayan Turing, eşcinsellik suçlamasından yargılanıp 1 sene boyunca kimyasal olarak hadım etme yöntemi olarak kullanılan östrojen iğnesi vurulmaya mahkûm edilmiştir.1954 yılında potasyum siyanid zehirlenmesinden ölmüştür. Polis araştırmasında Turing'in yediği elma ile siyanur zehiri alarak intihar sonucu öldüğüne karar vermiştir.
Bundan sonra hikayeye biraz aşinayız. İki Stanford girişimcisi yeni bilgisayar şirketlerine bir logo aramaktaydılar. Turing'in çalıştıkları alana yaptığı katkılara istinaden ısırılmış elmayı kendilerine logo olarak seçtiler.
Çoğu kimse bu hikayenin muhteşem olması sebebiyle gerçek olduğunu düşünmektedir.
Medya uzun süre logo seçimi üzerindeki bu hikayenin doğru olup olmadığını araştırmıştır. Logonun tasarımcısı Rob Janoff - Turing'e ithafen olduğunu yalanlamış ve 1979'da logoyu tasarlarken Turing'in varlığından dahi haberi olmadığını, İncil'deki Adem ve Havva hikayesi ile Newton'dan esinlendiğini söylemiştir.
Jobs'a bu konu birçok kereler sorulmuş ve her seferinde soruyu yanıtsız bırakmıştır. Şirketi üzerinde mitler yaratılmasında kesinlikle karşı olmasına rağmen sanıyoruz ki bu hikayenin güzelliğine yenik düşmüştür.
Talihsiz deha Alan Turing'in Enigma'yı çözüp modern bilgisayarın temellerini attığı zamanı anlatan "The Imitation Game" isimli film 20 Şubatta gösterime giriyor.
Sinema salonlarında iPhone'larımız ile yerimizi alalım o zaman :)

Stephen Hawking Neden Bu Kadar Popüler ?


Stephen Hawking hakkında ne biliyorsunuz ? Ya David Gross, Jacob Bekenstein, Fred Hoyle, Kip Thorne, Yakov Zel'dovich, John Wheeler, ya da Roger Penrose hakkında?
Tüm bu fizikçiler Stephen Hawking'e yakın çalışmalar tamamladılar, hatta kimi daha fazlasını. O halde Hawking'i bu kadar meşhur eden nedir ?
İlk neden Hawking'in zekası. Lise ve kolej hayatında çok parlak bir öğrenci değildi. Akıllıydı ancak zamanını daha çok eğlenceye harcıyordu.
A.L.S. teşhisi konulduktan sonra çok çalışmaya başladı ve teorik kosmoloji üzerine bir dizi keşif yaptı. Bu çalışmalar daha sonra hayli geniş alanlara yayıldı. Fikirleri ve çalışmaları bir çok kosmolojist tarafından benimsendi ve sonunda Oxford tarafından sadece Isaac Newton'a verilen Lucasian ödülünün sahibi oldu.
Bu başarılar elbette büyük fizik keşiflerinin ardından geldi ancak Hawking neden astrofiziğin yegane ismi oldu ?
Hawking'in asıl becerisi evrenin nasıl geliştiği ve nasıl çalıştığını geniş kitlelerin anlamasına yardımcı olmasıdır. Büyük patlama teorisi, evrenin yaşı ve kara delikler kendisi tarafından topluma açıklanmıştır.
Zamanda yolculuk, solucan deliği ve Einstein'in teorilerinin açıklanmamış kısımları üzerine çeşitli kitaplar yazmış ve insanları kendisine hayran bırakmıştır.
Hawking'in belki de en büyük özelliği bu konuları sadece akademisyenlerin değil, sıradan birinin okuması ve anlamasına olanak tanıyan çalışmaları ve yazılarıdır.
Hawking'in imajı da aynı zamanda kendisini popüler kılar. Bu kadar büyük bir beyin gücüne sahip bir insanın bu kadar az kas gücüne sahip olması, öyle bir insan düşünün tek yetisi düşünmek olsun.
Hawking şu anda tüm zamanını bilimin insanlar tarafından anlaşılması için harcıyor. Başkanlar ve önde gelen kişiler ile buluşup halka açıklamalar yapıyor. 

Onu farklı kılan halk içinde hatta kendi hayatı ile ilgili hikayeler anlatması ve bundan zevk almasıdır.

Organizasyonunuzdaki 3 Değişik İnsan - Acemi Etkin Baskın


Uzun yıllar boyunca kariyerime devam ettiğim şirkette insanların davranışlarını yakından gözlemleme şansı elde ettim. Akıllı zeki çalışkan tembel yetersiz genç yada daha birçok değişik özelliğe sahip insan ile çalıştım.
Ancak zamanla elemanların şirket içerisinde 3 durumda dolaşıp durduklarının farkına vardım. Bu 3 durumun hepsinin kendine has özellikleri ve ciddi dikkat edilmesi gereken boyutları mevcut.

1. Durum - Acemi

Şirkette çalışmaya yeni başladınız. Belki yeni mezun hayata umutla bakıyorsunuz, belki kötü bir tecrübe geçirdiniz bu şirkette yeni bir başlangıç yapmak istiyorsunuz. İşletme ne üretiyor yada satıyor çok bilginiz yok sadece iş görüşmesine gelirken öğrendikleriniz mevcut.
İnsanları yeni yeni tanımaya pozisyonları ve organizasyon şemasına yeni yeni hakim olmaya başladınız.
Şirket içerisinde en rahat ve en huzurlu geçireceğiniz zamandır. Yaklaşık olarak 6 ay sürer.

2. Durum - Etkin

Artık şirkete - ürettiği ürün ve hizmete çok hakimsiniz. Organizasyon içinde vazgeçilmez bir yerde olduğunuzu düşünüyorsunuz. Proje üzerine proje yapılıyor ve kendinizi çok başarılı olarak görüyorsunuz, bir aksilik olmazsa işletmenin çalışılacak en iyi yer olduğunu düşünüyorsunuz.
Bu evre yaklaşık olarak 1.5 yıl sürüyor, iyi şirketler etkin insan kaynakları politikaları yaparak elemanlarını olabildiğince fazla bu aşamada tutmaya çalışıyorlar.

3. Durum - Baskın

Maalesef o istediğiniz terfiyi alamadınız, üzerinize başka bir şirketten hiç bir şey bilmeyen bir amir geldi, çok uzun sürecek ve sonu hüsran ile bitecek projelerde yer aldınız, ne yapacağınız konusunda hiç fikriniz yok ve başarısızlığın faturası size çıkarıldı, sektör artık o eski sektör değil ve her şey eskiden daha kötü.
Kabul edin hepimiz bu evreden geçtik. Maalesef işletme dikkat etmezse her eleman eninde sonunda baskın evreye geçiyor. Eleman yanlış yaptığı bir işten ya da işini kaybetmekten korku duyar, korku kızgınlığı getirir, kızgınlıkta nefreti.
Baskın elemanlar genelde performansı en yüksek kişilerdir. Hafta sonu bir adam ile tanıştım, kendisi 9 yıl şirketinde üst üste satış rekoru kırmış daha sonra şirketinin yanlış insan kaynakları politikası sebebiyle kaybedilmiş. Şu anda profesyonel hayata küsmüş olan bu adam bırakın şirketi sektörü dahi adına almak istemiyor.
Peki elemanları sürekli olarak etkin aşamada nasıl tutabiliriz. Burada bence insan kaynaklarından ziyade liderlere ciddi iş düşüyor.
İkili iletişimin yüksek, adil mekanizmaların olduğu sistemler kurulmalı. Kimseye içi dolu olmayan vaatler verilmemeli ama aynı zamanda sık sık bu kişilerin bilgisi ve sözü alınarak değerli oldukları hissi verilmeli.
Organizasyon şeması çok çok dikkatli kurulmalı ve adama göre iş değil, işe göre adam alınmalı.